5 Şubat 2014 Çarşamba

Ne?? Biri eski türk filmi mi dedi?

Evet, 3 yıl aradan sonra Gaziantep (Güneydoğu'nun Paris'i, medeniyetler beşiği, dünyanın gerçek Atlantis'i) sınırları içerisinde geçirdiğim 3. günümüzün içindeyiz an itibariyle.

Peki ne yapılıyor burda?

Tabii ki evde mal gibi eski Türk filmlerine daldım.

İsviçreli veya İngiliz bilim adamları (bu arada İsviçre'ye -li eki getirirken İngiliz'e getirmiyoruz ya, yıllardır inceden kıllandırır beni o_O) bu konuda bi çalışma yapmış mıdır ki? Yani insan anne baba evine dönünce neden bir anda tekrar 10 yaşına döner?

Hakkaten, ayran içip türk filmi seyrediyorum lan 3 gündür, patates oldum TV karşısında. Yemin diyorum küçükken bu kadar mallamazdım. Yani çok afedersiniz utanmasam oturduğum yerde zevkine altıma sışcam. (Evet sışcam)

Neyse konumuz bu değil, konumuz Türk filmleri; evet eski olanlar...

Şöyle başlayam (ne verem abime?), şu an bu yazıyı yazarken tam olarak şu replik kullanıldı seyretmekte olduğum filmde, abinin üstünde uçuk mavi saten bornoz ve elinde puro, muhattabı olan kızımız ise saçları örgülü bir masumcuk Anadolu evladı:

- Viski içer miyiz? İyi gider hah hah haaa.

Hayvanın başkanını görüyormusunuz? Senle viski içen o kızın kafasının tasına osuram ben. (Evet, kız viskiyi aldı)

Seyrettiğim 6. filmden sonra diyebilirim ki biz millet olarak net ruh hastasıyız..

Bi kere peruklar; ne peruk satılmış arkadaş zamanında, Türkan Şoray'ı film süresi olarak bir hafta içinde 3 ayrı saç modeliyle görüyoruz. Bunun kocası olacak dümdük demiyor mu ''ya kadın mal mısın, bi dur amk iyice maymun oldun'' diye? Bi de o peruklara kuaförde bakım yaptırii, te allaaam neyse.

Bi de benim anladığım bu eski türk filmi evlerinde normal hizmetçi yok arkadaş, ya net orspu çocuu -veya orspu- , ya da dünyanın en iyi insanı. Aldığı belli verdiği belli bir adam yok mu çalışacak? Yani işimi yapam, mayışımı alam kimsenin işine karışmayam diyen bi tane nötr karakter yok mu? Biri misal kendini feda etti evin hanımı için; hakkaten kendini arabanın önüne attı, abla iyi hoş yaptın da daha 5 sahne önce kremalı muz yüzünden azar işittin o kadından? Cık cık cık.
Evin hanımının ardından iş çeviren, kocasını ayartan kadınların yanında,  evin hanımının ırzına geçmeye çalışan dombikler de var. Bunlar daha kötü..
Evi temizle, yemeği yap yat uyu arkadaş; sana ne ki kim kimi s.kmiş, kim kimi aldatmış. Ben orda çalışan bir aşçı olsam, yemeği bişirir, geri kalan zamanda da paso oturur yemek yerim, dünya yansa umrumda olmaz..
Mal bunlar mal.

Anladık tamam, dramatik yapı karakter derinliği, ama karaktere derinlik vereceksin diye piyano çalan kadının eline bastonla neden vurursun bre kendini bilmez Ediz Hun? Çalma de bağır çağır biz yine anlarız senin sinirlendiğini, gerekirse gelir kadını biz durdururuz çalma artık bak adam içleniyor diye. İte vurur gibi vurdu kadının eline arkadaş benim içim acıdı.

Uçlarda yaşanıyor duygular, ama çok uçta...

Peki hiç yorulmadan dayak yiyen, bir kere bile gün yüzü göremeyen dertlilerin dertlisi Ferdi Tayfur'a ne demeli? . Ben bu durumu Ferdi Tayfur'un kendine has -babamın deyimiyle- çengleme şeklindeki müzikal tarzına bağlıyorum. Çengleme nedir? Öncelikle bu kelime çenleme, ama n harfinin yanına biz Antep sakinleri gizli bir g yerleştiririz, bin demeyiz de bing deriz mesela; duymadan anlatması zor neyse. Çenglemeyi analtmak için öncelikle Ferdi Tayfur şarkılarından başlayalım, buyrun:

 Yad eller, yad eller, yad eller aldı..

Şimdi tek tek bu kelmeleri Ferdi Tayfur'un ağzından inceleyelim:

Yad elleeiirrr,
Yad elleeiirr,

Eller kelimesini okurken sesi damak ve burun arasında bir yere atıyoruz, haliyle yanık bir tını elde ediliyor.
Şimdi gelelim çengleme kısmına:

Yahaıd elleeiirr aaaldııı
....ııııIIIIIıııııı... ______

Grafikle anlatmaya çalıştım, nokta seviyesinde başlayan ses daha sonra büyük ı seviyesine kadar çıkıyor, tam olarak yad kelimesinin sonunda ve ellerin başında maksimum seviyee ulaşıyor sonra normal haline geri dönüyor. İşte çengleme de orada meydana gelmekte. Sesi iyice burna gönderip kavgada hısmından dayak yiyen bir köpecik sesi elde ediyoruz, burna itip ağzı yayvanlaştırıp olabildiğine nefes iteliyoruz, işte çenglemek budur. Bu açıklamayı Ferdi Tayfur'u dinlerken okuyun,
That's what I'm talking about bitch.. Bçyle şarkı söyleyen bir adamın gidip insan dövmesini bekler misiniz? Ben beklemem, alabildiğine dayak yer, babamın deyimiyle -bi araba dolusu zopa- yir.
Evet.

Uçlarda duygu yaşanıyor demiştim ya, annesinden utanan kız da işi itin evlatlığı seviyesine çkartıyor. Şöyle ki, kız annesinden utanmakta, Iraz olan adını Suzan olarak değiştirmiş, (la bari Alev yapaydın ya)
zengin bir çocuk ile Yeniköy civarlarında fink atıyor. Evine giderken zengin çocuk onu takip ediyor ve kızın bir hizmetçinin (Tabii ki Yıldız Kenter) kızı olduğunu öğreniyor. İşin ilginçleşmeye başladığı kısım tam da burası, zengin çocuk:

- ''Demek sen bir hizmetçinin kızıydın, kandırdın beni''

diyor ve kızı TOKATLAMAYA başlıyor!! Evet, kızı tokatlıyor, ağzından kan gelene kadar, bunu gören Yıldız Kenter durur mu, panter gibi atılıyor evladını koruma içgüdüsüyle ama ne çare, kız bırak beni diyor ve biraz daha dayak yiyor.
Kızın utanma seviyesine bakarmısınız? Peki o zengin pijinin davranışı? Lan itin oğlu, kız yalan söylediyse söyledi, kızı niye dövüyosun? Çek git, yok arkadaş, bi tokatla da tatmin olmuyo ayı, baya bildiğin tokatlıyo..

Piiii

Şu kadar yazı sadece 3 4 sahneyle ilgili, üniversitede bölüm açsan Türk Sinema Filmelri İnceleme Mühendisliği diye gider bence, Urdu dili edebiyatı okuyan var, ona gideceğine buna gitsin, en azından eğlenceli.

Daha yazacak milyonlarca şey var tabi, s.ki t.şşaa belli eden dar pantiler diyip yazıma son vermek istiyorum.

Ara ara kopup bu konuya geleceğim yine.

Zhe zhe zhe





















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder